İngiltere'de araba kullanmaya başlayalı bir buçuk yıldan fazla süre oldu. Araba kullanarak kazandığım tecrübe ve İngiliz ehliyeti aldığım süre içindeki gayretlerimi de sayarsak trafik konusunda biraz tecrübe kazandığımı söyleyebilirim.
İngiltere'de trafik ile ilgili ne biliyorsunuz dediğimde herhalde herkesin aklına ilk önce trafiğin soldan akması gelir. Dolayısıyla da direksiyonun sağda olması. Tabii ki bizim gibi Türkiye'de yıllarca direksiyon sallamış birisi için bu büyük bir handikap. Ama alışması en fazla bir gün, belki de birkaç saat sürer, bu sizin becerinize bağlı. Zaten önünüzde giden araçları veya karşıdan gelen araçları gördüğünüzde sağdan gitmeniz imkansız :)
Ben arabaya ilk bindiğimde ne değişik geldi derseniz; arabada vites ve dikiz aynası Türkiye'de sağda iken burada solda olması. Malum alışkanlıklar kolay değişmiyor. Vites ve dikiz aynası için sağ tarafın yerine sol tarafın kullanılmasına alışmak biraz zaman alıyor. Onun dışında araba içi pek farklılıklar yok.
Ama trafik kuralları ve araba kullanma kültürü konusunda oldukça farklılık var bilmeniz gereken. Mesela burada sabahtan akşama kadar duyacağınız bir korna sesi yok :) Yani abartmayayım ama İstanbul'da bir günde duyacağınız korna sesi toplamını burada on sene de araba kullansanız duyamazsınız. Korna çalmak yasak mı, tabii ki değil. Ama öncelikle insanlar trafikte birbirine karşı saygılı ve sabırlı, bu bir kültür haline gelmiş. Aslında bu ülkede de ciddi manada trafik yoğunluğu ve dolayısıyla trafik sıkışıklığı var, ama insanlar trafik yavaş dahi aksa kornaya basmadan trafiğin açılmasını bekliyorlar. Bu bana uymaz derseniz bilemem :)
İlk dersimiz; önünüze gelen yerde kornaya basmayın, yanlış anlaşılabilir.
İkinci olarak kırmızı ışıkta beklerken yeşil yanınca sabırlı olun. Önünüzdeki arabaya hareket etmesi için selektor yapmayın veya kornaya basmayın. Kendi başına hareket etmesini bekleyin. Emin olun burada yeşil ışığın yandığını siz fark etmeseniz, arkanızdakiler siz hareket edene kadar öylece beklerler. Bu benim bizzat yaşadığım bir hadisedir. Eğer biri size bu nedenle korna çalıyorsa tahminim o da yabancıdır :)
Bunlar aslında doğrudan trafik kuralları ile alakalı konular değil ama ben size burada ki trafik kültürü hakkında biraz fikir sahibi olmanız için bu örnekleri verdim. Trafikte böyle saygının olduğu bir yerde kuralların da nasıl uygulandığını sanırım tahmin edebilirsiniz.
Zaten yollarda adım başı yerleştirilmiş trafik kameraları en kural tanımazları bile adam etmeye yeter sanıyorum :)
Size aşağıda önemli birkaç trafik uyarısı hakkında bilgi vereceğim.
Soldaki işaret genellikle şehir içlerinde bulunur ve size yol üzerinde kamera ile hız kontrolü yapıldığını gösterir. İngiltere'de şehir içinde birçok yolun azami hız sınırı 30 mph. dir. (tahmini 48 km/sa)
Burada trafikte en çok göreceğiniz uyarı işaretlerinden birisidir.
Yukarıdaki işaretin ifade ettiği hız kontrol kamerası solda resimde görmüş olduğunuz kameradır. Bu kamerayı gördüğünüzde eğer hızınız olması gerekenden fazla ise evinize trafik cezası gelmesini beklemeye başlayabilirsiniz :) İtiraz etmenize gerek yok, eğer itiraz ederseniz size arabanızla çekilmiş yakışıklı bir fotoğrafınızı ekleyip cezayı tekrar gönderirler. Hatta gece karanlıkta normalden hızlı giderken bir flaş patlarsa anlayın bir hız kamerası yine sizin arabanızla yakışıklı bir fotoğrafınızı çekmiştir. Bu kameralar gece-gündüz 24 saat çalışır.
Hızlı giderken kameraya yakalandığınızda yapabileceğiniz tek şey kameranın arızalı olmasını ümit etmektir. Geçen yıl içinde BBC'de çıkan bir haberde İngiltere'de trafik kameralarının önemli bir kısmının arızalı olduğunu duymuştum. Ama bu konuda risk almaya gerek var mı? Tabii ki yok, siz de herkes gibi kurallara uymaya dikkat edin.
Ayrıca kural ihlali yapmanın en kötü yanı; kameraya yakalandıktan sonra 2-3 hafta eve gelen tüm postalara korku ile bakmaktır :) Ben bir defa yanlışlıkla kırmızı ışıkta geçmekten dolayı o stresi yaşadım, Allah bir daha yaşatmasın :) Peki ceza geldi mi? Hayır.
Şehirlerarası yollarda ise iki türlü hız kontrol sistemi var. Birincisi normal Türkiye'de olduğu gibi hız kontrolu. Yalnız bunu belli noktalara gizlenmiş polis araçlarıyla değil, aralıklarla yerleştirilmiş kameralar aracılığıyla yapıyorlar. Kameralar her türlü sizin hızınızı, arabanın plakasını, fotoğrafını alabilecek düzeyde. Hatta arabayı kimin kullandığını bile tespit edebiliyorlar.
Diğer hız kontrol sistemi ise; average speed check (specs cameras) denilen Türkçe ortalama hız kontrolu diyebileceğimiz bir uyarı sistemi. Bu kontrol sistemi genelde yol çalışması olan yollarda kullanılıyor. Burada uyarı işaretinin bulunduğu yol güzergahında iki veya daha fazla kamera bulunmakta. Bunlardan ilki sizin araba plakanızı tespit ediyor. Yolun devamında ikinci veya diğer kameralar da sizin plakanızı tespit ettiğinde, matematiksel bir hesap ile yol boyunca yapmış olduğunuz ortalama hızı hesaplayıp, eğer olması gerekenden fazla ise plakanıza ceza kesiyor. Biraz karışık mı geldi? Kısaca şöyle özetleyeyim; örneğin eğer ortalama hız kontrolü yapılan yolda azami hız sınırını 50 mph olarak yazmışlar ise sizin hızınızın yolun sadece bir kısmında 50 mph üzerinde olması ceza yiyeceğiniz anlamına gelmiyor. Eğer ortalama hızınız 50 mph'i aşarsa ceza yersiniz. Yani mesela yolu yarısını 60 mph, diğer yarısını 40 mph ile giderseniz bunun ortalaması 50 mph yaparki bir sorun yok demektir. Siz en iyisi böyle yollarda yanınıza bir matematikçi alın :)
Bunun dışında İngiltere'de Türkiye'deki gibi kameralı polis araçları (radarlar), kırmızı ışıkta geçip geçmediğinizi kontrol eden kameralar, yollarda gezen plaka tarayan kameralarla donatılmış özel araçlar da mevcut.
Böyle bir sistemde gel de kurallara uyma dediğinizi duyar gibiyim. Ama burada kurallardan daha önemlisi insanlar trafikte birbirine karşı saygılı. Gerek yol verme konusunda olsun, gerek trafiği rahatlatma konusunda olsun. Burada bir kişi yoktur ki siz ona yol verdiğinizde size eliyle teşekkür etmesin. Veya yolda karşıdan karşıya geçerken size yaklaşmakta olan bir aracın durması ve size eliyle geçin işareti yapması olağan hadiselerdir.
Keşke benim ülkemde de olsun diye ümit ettiğim özellikler.
Neyse devam edelim tavsiyelere.
Türkiye'de selektör yakma genelde karşıdakini uyarma olarak bilinir. Yani yolu aç veya yol benim gibi anlamları da vardır. Ayrıca hafiften bir tehditkar özelliği de vardır selektör yakmanın :) Burada ise karşıdan gelen birisi size selektör yakıyorsa bunun anlamı yolu size veriyor demektir. Yani İngiltere'de selektör yakmak karşıdakine yolu sana veriyorum geç anlamında kullanılılır. Bu genelde; eğer herhangi bir yolda dönüş yapacaksanız veya tali yoldan ana yola girmek için beklerken bir araç size selektör yakarsa size yol önceliğini size veriyor demektir. O nedenle karşıdakine selektör yakmadan önce aman dikkat!!!
Yine İngiltere'de yaya kaldırımları Türkiye'den farklı anlayışla kullanılan yerlerden birisi. Eğer trafik ışıklarıyla geçişin belirlenmediği bir yolda yaya kaldırımı ile karşılaşırsanız burada yayaya yol vermek zorundasınız. Yani eğer bir yaya, yoldan karşıdan karşıya yaya kaldırımını kullanarak geçiyorsa öncelik her zaman ondadır. Aslında Türkiye'de de olan ama uygulanmayan bir kural :( Bu ülkede dikkatli olun, sakın yayaları ezmeyin. Yoksa altından kalkamayacağınız tazminat davaları ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Burada sadece tazminat davaları ile uğraşan özel avukatlık büroları var, başınız ağrımasın. Eğer siz de yaya olarak yolda iseniz, yaya geçidine geldinizde arabalar duracak ve size yol vereceklerdir. Ama siz yine de yaya iken bu kuralı bilmeyen bir yabancının arabayı kullanabileceğini düşünerek karşıdan karşıya geçerken dikkatli olun :)
Onun dışında bilmeniz gereken diğer bir kuralda İngiltere'de arabaya binen herkesin emniyet kemeri takma zorunda olduğudur. Ve bu ülkede kemer takmak normal bir olaydır, kimse ayıplamaz. Rahatlıkla takabilirsiniz :) Yani burada hemen hemen herkes ehliyet kemeri takar. (Ben sadece bazen taksiye bindiğimde kimi Pakistanlı şöförlerin emniyet kemeri takmadığını görüyorum, bununla da ilgili yorumu da size bırakıyorum) Arabaya binen herkes derken hem ön koltuk hem de arka koltukta oturanlar için geçerlidir bu kural. Polis eğer kemer takmayan olduğunu tespit ederse cezayı keser ve bir sürü de öğüt dinlemek zorunda kalırsınız. Ben yaşamadım ama yaşayanlardan duydum, garip bir psikolojik baskı unsuru var İngiliz polisinde. Galiba bunu bilerek yapıyorlar. Bu arada cezayı doğrudan kemer takmayana kesiyorlar, bilesiniz :) Bu ülkede 14 yaş ve üstü herkes emniyet kemeri takmak zorunda ve sorumluluk kemer takmayana ait. Çocuklar için eğer çocuk 12-13 yaşında ise veya boyu 135cm'ye ulaşmış ise kemer takmak zorundalar, eğer takmazsa sorumluluk şöförde. Bunun dışında kalan tüm çocuklar için ise (12 yaş altı veya 135cm'den kısa olan) car seat kullanmak zorundasınız.
Eğer arabada car seat yoksa; sadece kısa yolculuklar için olmak kaydıyla, üç yaşından büyük çocukları arka koltukta ve emniyet kemeri takarak yolculuk edebilirsiniz. Ama eğer çocuk üç yaşından küçükse kesinlikle car seat olmadan yolculuk yapmanız yasak.
Bununla ilgili arkadaşımdan yaşadığı bir anıyı aktarıp konuyu toparlayayım. Çok kısa bir mesafede küçük çocuğu için car seat kullanmayan arkadaşım polise yakalanıyor, polis hemen arabayı durduruyor. Başka bir polis ekibi çağırıyor. Bir polis otosu önde, bizim arkadaş ortada, arkada başka bir polis otosu arkadaşın evine kadar eşlik edip çocuğu sağ salim eve götürüyorlar. Yediği ceza da cabası :) Bilmem bu meselenin önemini güzelce özetliyor mu?
Konuya devam edelim. İngiltere'de trafiğin temelini oluşturan ana unsurlardan birisi ise "roundabout" lar. Yani Türkçe dönel kavşaklar diyebiliriz. Her şehrin içinde, küçük kasabalar ve köy yolları arasında her yerde bir sürü dönel kavşak bulunmakta. Bu roundabout'ların çoğunluğunda trafik ışığı yok. Aslında şehirlerarası yollardaki büyük roundaboutlar hariç hiç birinde kırmızı ışık yok. Bunun yerine sadece tek bir kural var. "Sağdan gelene yol ver."
Öyle pratik bir sistem ki; hiç bir trafik ışığına ihtiyaç kalmadan sadece kuralı uygulayarak trafiğin aktığı bir sistem oluşturmuşlar. Kural da şu; roundabout'a yaklaştığında duruyorsun, sağına bakıyorsun, eğer araç varsa bekliyorsun, yoksa kavşağa girip çıkman gereken yerden çıkıyorsun. Şehir içlerinde veya mahalle aralarında da mini roundabout'lar bulunmakta. Bunlarda da aynı kurallar geçerli. Tabi ki tek kural bu değil; roundabout'lara giriş şeriti, sinyal verme gibi önemli dikkat edilmesi gereken kurallar da var ki bu kuralları öğrenmeden yola çıkmamanızı tavsiye ediyorum.
Roundabout ile ilgili birkaç temel esas var. Yukarıdaki şekil aslında bu esasları açıkça anlatmakta. Bunları kısaca özetlemem gerekirse;
* Sola dönmek için sola sinyal ver ve sağdan gelen yoksa dön.(turuncu araba)
* Karşıya geçmek için ilk başta sinyal verme, soldaki ilk dönüşü geçtikten sonra sola sinyal ver ve dön. (mavi araba)
* Sağa dönmek için önce sağa sinyal ver, sağdan gelen yoksa roundabout'a gir, dönüş yapacağın çıkışa yaklaşınca sola sinyal ver ve dön. (yeşil araba)
Ve bu kuralları şekildeki şeritleri kullanarak uygula.
Yukarıda ise bir mini roundabout resmi bulunmakta. Yalnız dikkat ederseniz buradaki yol T şeklinde bir yol. Normalde burada roundabout olmasaydı düz yoldan gidenin önceliği olacaktı. Burada ise bir mini roundabout olduğu için soldaki yoldan gelen araba sağdan(tali yoldan) gelen arabaya yol vermek zorunda. (Sağdan gelene yol ver kuralından dolayı) Bu Türkiye'den gelen birisi için önemli bir nokta, mesela ben arabayı ilk aldığımda bu kuralı bilmediğim için neredeyse bir arabaya çarpıyordum, hatanın bende olduğunu ise ancak İngiliz ehliyeti için ders alırken öğrenebildim :)
Birde büyük roundaboutlara girmeden önce hangi şeriti kullanacağınız yol üzerinde işaretle belirtilir. Bu şeritleri bilmeniz ve işaretlere uyarak kavşağa girmeniz trafiği ve kendinizi tehlikeye sokmamak adına iyi olacaktır. Bu işaretler aşağıda gösterilmiştir.
Evet kısaca roundabout'a giriş kuralları yukarıda açıkladığım gibi. Umarım açıklayıcı olmuştur.
Bunun dışında İngiltere'deki roundabout'ların işaretleri ve levhaları ile ilgili birkaç resim de aşağıda paylaşıyorum.
Bu şehirler arası bir roundabout levhası.
Şehir içinde bir mini raoundabout.
Şehirlerarası trafik ışığı olmayan bir roundabout. (google maps'ten alınmış bir uydu görüntüsü)
Bunu da öylesine paylaşıyorum. İngiltere'de bunlardan çok fazla yok, ortada bir tane büyük roundabout, etrafında 6 tane küçük roundabout. Bence bu levhayı görünce yolunuzu değiştirin. Fantezi olarak mı yapmışlar anlayamadım ben :)
Evet böylelikle roundabout konusunu da kapatıyorum. Bu arada roundabout'a niye dönel kavşak olarak yazmadığımı düşünenler olabilir. Sadece bu isme kulağınız alışsın diye yazmadım, çünkü buraya gelince bu kelimeyi çok duyacaksınız.
Araba geçişlerinde önemli bir nokta ise bu ülke de trafik soldan aktığı için çift veya daha fazla şeritli yollarda sollama değil, sağlama yapmanız gerekiyor. Yani Türkiye'deki gibi arabanın solundan değil, sağından geçmeniz gerekiyor. Ve de yavaş gidiyorsanız en sağ şeritte değil, en sol şeritte seyretmeniz gerekiyor.
Diğer bilinmesi gereken bir kural şehir içindeki ara yollardaki geçiş üstünlüğü. İngiltere'de araba kullanmanın en güzel yanı kuralların çok belirgin olması. Mahalle aralarındaki küçük yollara kadar her yerin bir kuralı var. Ve herkes bu kurallara uyuyor. Bizim aslında Avrupa'dan örnek almamız gereken şeyler de bunlar.
Burada tüm yol kavşaklarında kimin önceliği olduğu yol üzerindeki işaretlerden belli. Aşağıdaki resimde bunu açıklıyor.
Eğer kavşağa veya dört yola yaklaştığınızda sizin olduğunuz yolda tek kesik çizgi, çift kesik çizgi, tek düz çizgi varsa hepsinin ortak bir anlamı var; dur ve diğer yoldan geçene yol ver. Bu aslında çok basit bir uygulama; şehir içinde, mahalle aralarında tüm kavşaklarda ve dörtyollarda bu çizgiler çizilmiş ve her zaman önceliğin kimde olduğunu biliyorsunuz.
Darısı kendi memleketimin de başına inşallah :)
Bu da geçiş önceliğini anlatan başka bir resim. Bu resimde de anlaşılacağı üzere sarı arabanın geçiş üstünlüğü var.
Bir diğer önemli konu da özellikle büyük kavşaklardaki "yellow box" (sarı kutu) işareti.
Bu yellow box'ların üzerinde durmak kesinlikle yasak. Bu da kavşaklarda düşüncesiz sürücülerin trafik sıkışıklığına neden olmasını engellemek için konulmuş bir kural diye düşünüyorum. Eğer önünüzdeki trafiğin açık olduğunu düşünüyorsanız ilerleyin, yoksa sarı box'un üzerinde kalıp hem trafiği tıkayabilir hemde trafik cezası yiyebilirsiniz. Bu kavşaklar çoğunlukla trafik kameraları ile izlenmekte.
Buna benzer bir başka işaret ise "keep clear" (açık tut) işareti.
Evet şimdi geldik burada anlatacağım son kurala. Bu da bu ülkeye geldiğimde çok şaşırdığım ve biraz da gereksiz bulduğum bir yol uygulaması. Hala fikrim değişmiş değil, adamlar yaptı diye her kuralı beğenecek değiliz değil mi? Varsa da bir hikmeti, ben bilmiyorum.
O da "road narrowing" (yol daralması) denilen bir trafik uygulaması.
Bu uygulama da normalde gidiş-geliş iki şeritli yol, bir engel ile tek şeride düşüyor ve siz eğer daralan yolda iseniz karşıdan gelen araçları bekliyorsunuz. Aynı şekilde siz karşıdan gelen yolda iseniz karşıdaki araçlar sizi bekliyor. Benim tam olarak ne amaçla yapıldığını anlayamadım bir kural. Ne işe yaradığını bildiren olursa sevinirim :) Sizde böyle bir yola geldiğinizde levhada yazılan önceliğe dikkat edin.
Evet nihayet yazının sonuna geldim. Bu yazıyı hazırlamak benim için oldukça zahmetli oldu. Yazıyı tamamlamak için bayağı vakit harcadım. Tabii ki sadece trafik kurallarını bilmek yetmiyor, bunları düzgün anlatmakta gerekiyor. Resimlerle de desteklediğim bu yazımı umarım beğenmişsinizdir :)
Burada anlattıklarım trafik kurallarının sadece bir kısmı. Eğer zaman içinde farklı şeyler aklıma gelirse yazıya yeni eklemeler yapabilirim. Benim size tavsiyem İngiltere'de trafiğe çıkmadan önce muhakkak trafik kurallarını öğrenin. Ayrıca bu yazı Türkiye'de trafikle ilgili olan herkes içinde faydalı olabilecek bilgiler içeriyor. Trafik kazalarını azaltmanın en önemli yollarından birinin sadece duble yol yapmak değil; aynı zamanda sürücüleri bilinçlendirmek, ehliyet sınavlarını kurallara uygun olarak yapmak ve bana göre çok daha önemlisi kuralları belirgin hale getirerek insanları buna uymaya zorlamaktır diye düşünüyorum. Yoksa yolları düzeltmek tek kanatlı bir kuşun uçmaya çalışmasından başka bir şey ifade etmez.
Saygı ve selamlarımla...
Merhaba Ahmet Bey,
YanıtlaSilBlogunuz çok güzel. İngiltere'de yaşayan ve sizinle aynı saiklerle kendi blogunu kuran birisiyim. Sizin blogunuzu da izlenecek bloglarıma ekledim.
Ben bu blog işine daha yeni başladım. Önceden Facebooktaki gruplardan katılıyordum bu tür bilgi-alışverişlerine. Sizin blogunuzdan da bayağı faydalanacağımı bilmenizi isterim.
Tabii ki benim blogumda sizin istifadenize açıktır, gerçi çoğunu siz zaten biliyorsunuzdur benim blogumdaki şeylerin. Önemli olan paylaşmak, yardımlaşmak.
Sizi bu yaptığınız güzel iş için takdir ediyor ve kutluyorum. Tebrikler.
Saygılarımla,
Göksel Tuğan
Merhaba Ahmet Bey.
YanıtlaSilBen de blogunuzu keyifle takip edenler arasındayım. 1 haziran 2012'de İngiltereye turistik amaçlı geliyoruz eşimle. Bu ilk gelişimiz olacak. Stansted'e iniyoruz. Oradan Sixt Car'dan otomatik araç kiraladım. Southampton'a yaklaşık 2 ay önce dil kursu için giden akrabamızın kiraladığı evde kalıp biraz gezmek istiyoruz. Southampton, Londra, Bath, Polperro, Oxford gibi yerleri gezmek istiyoruz. 8 haziranda da stansted'den dönüş uçağımız var. Aracı tekrar orada bırakıcaz. Kendi navigasyon cihazıma İngiltere haritası yüklüycm gelmeden önce.
Benim sorum şu olarak. Oralarda otopark işlerini nasıl halledebiliriz? Londra turunu 1 gece kalarak 2 günde tamamlamayı planlıyorum. Diğer yerler günübirlik gidiş geliş şeklinde olacak gibi görünüyor.
Planla ilgili yorum ve katkılarınız olursa çok sevinirim.
Çok teşekkür ederim.
Hakan İLTER
Hocam oncelikle geziniz insallah iyi gecer. 8 gun gezmek icin iyi bir sure. Aslinda sizin sordugunuz sorunun cevabi Gezi Rehberim adli blogumda mevcut.(http://ukgezirehberi.blogspot.co.uk/) Siz oraya da mutlaka bakin ama ben burada kisaca ozetleyeyim. Oncelikle araba sehirler arasi ulasim icin en guzel secneklerden birisi. Ama sehir icini gezmek icin en kotu seceneklerden birisi. Cunku sehir icinde turistik yerlerdeki park yerleri fahis fiyatlarda. Herhangi bir sehri tum gun gezeceginizi dusunursek, gunluk ortalama 15-30 paund arasi park ucreti odemek zorunda kalirsiniz. Bu konuda Londra disindaki sehirlerde en iyisi park and ride kullanmaktir. Bu Ingiltere'de yaygin bir uygulama, ozelligi ise sehrin disinda belirlenmis ucretsiz park yerlerine arabayi park ediyorsunuz, sehre gelmek icin otobus kullaniyorsunuz ki bu otobusler sadece park yeri-sehir merkezi arasinda calisiyor. Oxford ve Bath'i gezdigim icin biliyorum, orada bircok parkandride var.(Gezi rehberimde daha ayrintili bulabilirsiniz)Ayrica bu sehirler tamami yurunerek gezilebilcek sehirler, sehir icinde arabaya ihtiyaciniz olmaz.
SilLondra icin en iyi secenek ise, Londra'daki sehir disindaki metro istasyonlarinin park yerlerine arabayi parkedip, day travel card satin alarak metroyu ve otobusleri kullanarak sehri gezmektir. Cunku en ucuz park yeri bulabileceginiz yerlerin basinda buralari gelir.
http://www.tfl.gov.uk/roadusers/tubestationcarparks/default.aspx linkinden park yeri ucretlerini ogrenebilirsiniz.
Ayrica http://www.tfl.gov.uk/ linkinden londra metro sistemi ile ilgili ayrintili bilgiye sahip olabilirsiniz.
Birde bir yere gitmeden once muhakkak google maps'ten direction alin. UK'de google maps yolculuklar hakkinda bayagi iyi rehberlik yapar. Yani size en uygun park yerini biulma konusunda fikir verir. Ayrica bilmediginizi varsayarak soyluyorum, Londra merkeze araba ile gelirseniz Congestion Charge(10 paund) adi altinda ucret odemeniz gerekir ki bu trafik yogunlugunu azaltmak icin yapilan bir uygulamadir. Ama buna ragmen Londra'da asiri yogun bir trafik vardir. Benim Ingiltere'de en nefret ettigim seylerden birisi Londra'ya araba ile gitmek zorunda kalmaktir :)
Onun disinda baska park yeri kullanmak zorunda kalirsaniz National Car Park(NCP-http://www.ncp.co.uk)'de digerlerine nazaran uygun car park fiyatlarini bulabilirsiniz. Kafanizi daha fazla karistirmamak icin diger secenekleri yazmiyorum. Bunlar benim deneyip uyguladigim yontemler.
Fikir vermistir umarim :) Selamlar.
Merhaba Ahmet Bey,
SilBloğunuzu çok beğendim ve faydalandım. Ben de eşimle beraber temmuzun ikinci yarısından sonra İskoçya ya gitmeyi planlıyoruz. National'dan otomatik araba kiraladım ve ilk olarak soldan trafikte kullanacağım.Sorum şu;Aberdeen veya Stonehaven'da arabayı şehre sokmadan park edebilecek bir yeri nasıl öğrenebilirim. Çok teşekkürler.
Dr.İ.Akın
Merhaba. Eger sehir disina park etmeyi kastediyorsaniz sehir disinda "park and ride" lara arabayi park edip sehir icine otobus ile gelebilirsiniz. Parkandride'de park ucretsiz, otobus ucretlidir.
SilAberdeen icin web sitesi; http://www.firstgroup.com/ukbus/aberdeen/journey_planning/park_ride/
Stonehaven icin web sitesi;
https://www.aberdeenshire.gov.uk/publictransport/parkandride/stonehaven.asp
Merhaba Ahmet bey. İngiltere gezisini tamamlayıp ülkemize geri döndük. Planlarda ufak değişiklikler yaparak gezimize Londra'dan başlayıp Southampton, York, Edinburgh, Pitlochry ile devam ederek tekrar Heathrow'da bitirdik. Biraz edindiğim deneyimlerden bahsetmek istiyorum.
YanıtlaSilÖncelikle araçların kaskoları full olmuyor. Hasarın ilk 1000pound'luk bölümünü kapsamıyor. Mutlaka bu 1000pound'luk bölümü de sigortalatın. Ekstra 40pound civarı tutuyor. Ben İskoçyanın dar yollarında sol ön lastiği kaldırıma çarptım,lastik parçalandı, jant eğildi. Lastiği yol yardımı yenisi ile değiştirdi, araç Volvo S60 Estate olduğu için 219poundluk bir lastik takıldı.
Park işini zamanımız kısıtlı olduğu için şehir içinde çözdük. Saat 6'dan sonra sabah 8'e kadar ve hafta sonları park ücretli olmadığı için çok masraflı olmadı ve zaman kaybı yaşamadan park işini halletik.
Hafta sonu Londra'da Congestion Charge yok. Trafik de makul seviyelerde. Otopark da haftasonu ve akşam 18:30 sonrası sabah 07:30'a kadar ücretsiz. Biz cumartesi pazar gezdiğimiz için otopark ücreti Londra'da ödemedik.
Soldan trafik sizin dediğiniz gibi karşıdan sürekli araç geldiği, veya ayrılmış yollarda gittiğiniz için çok sorun olmuyor. Roundabout'lar ise ayrı bir hikaye... Aynen dediğiniz gibi, inanılmaz biri şekilde işliyor. Döner kavşağa girişte durup bakıyorsun, sağdan araç gelmiyorsa kavşağa giriyorsun, girdikten sonra öncelik sende. soldan gelenlere bakmadan istediğin çıkıştan çıkıyorsun. Hepsi bu. Büyük roundaboutlarda kolay ama şehir içindeki minicik olanlarda sorun başlıyor. Aynen dediğiniz gibi T şeklinde bir kavşakta ben soldan gelen çift katlı otobüse yol verdim. Şöför biraz bekledikten sonra bana eli ile gel-gel işareti yaptı ve ben de öyle geçtim :) Kolay alışılıyor, yerde çizili kavşaklara dikkat eder ve biraz da sakin kullanırsanız sorun olmuyor.
Ben 2400motor dizel araç kiraladım ama mazot benzinden pahalı olduğu için 1600 benzinli kiralamadığıma pişman oldum. Zaten hızlı da kullanamıyorsunuz...
Şimdilik aklımdakiler bu kadar.
Ahmet bey, bloğunuz sayesinde bu kadar rahat ve sorunsuz bir gezi oldu. Yazılarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Dr.Hakan İLTER
drhilter@gmail.com
Degerli hocam siz olayi cozmussunuz :) Gezinizin guzel gecmesine sevindim. Katkilariniz icin de tesekkurler. Aslinda siz yazinca fark ettim, araba kiralama ile ilgili de bir yazi yazmakta faydali olabilir.
SilMerhaba Ahmet Bey,
YanıtlaSilBilgileriniz için teşekkürler. Daha önceden İngiltere'de hiç araba kullanmadım ama tek korkum roundabout ve park olayıydı şimdi kendimi daha rahat hissediyorum. Araba kiralayıp karış karış gezicez inşallah.
Çok teşekkürler!
selam ahmet kaya, peki ya su konuda bana yardimci olabilirmisiniz ben bu yilbasinda avusturyadan ingiltereye kendi aracimla gelecegim bunun icin adaya gitmek icin hangi ülkeden cikis yapmam gerekli
YanıtlaSilsaygilar mesut
Hollanda, Belcika ve Fransa, ucunden de giris yapilabiliyor bildigim. Gemi ve tren ile gelinebiliyor. Ama nasil yapildigi konusunda bir fikrim yok :(
SilSelam demin kardesimle tartisma cikti, su sigorta konusunda bilginiz varmi? Dusununki bir arabaniz var , arkadasina araba lazim oldu , arabayi nasil kullanir bu arkadas.bir araban var 5 cocukta ehliyet var.bir arabayi istedigi zaman nasil kullanir.bu bilgileri veririmisiniz.
YanıtlaSilSigorta arabaya değil, şahsa yapılır. Arabayı kullanacak her kişi sigortaya ekletilmeli, yoksa kullanamaz. Arkadaş için ise ek günlük sigorta yapılabilir.
YanıtlaSilÇok başarılı buldum çalışmanızı. Yarın ingiltereye gidiyorum. Dönüşte göreceğiz artık sizin tevsiyelerinizi iyi anlamışmıyım diye :). Çok teşekkürler.
YanıtlaSilUmarım işinize yarar. :)
SilTeşekkürler.Güzel bir makale olmuş.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAa yeni farkettim :)) Çok dikkatlisiniz ;)
SilDüzelttim.
SilBu yaz Londra'dan araba kiralayıp Dublin belfast Glasgow Edinburgh londra gezmeyi düşünüyorum.Arabalı fery ler hakkında bilgi verebilir misiniz.Fiyatlar ve koşullar hakkında
YanıtlaSilÜzgünüm ferryler hakkında bir bilgim yok ne yazık ki.
SilSayın hocam,blog 2011 den başlıyor inşallah hayattasiniz ve soruma cevap alabilirim bir arkadaşım İngiltere'de aracı sadece sahibi kullanır eş ve çocuklar aile bireyleri bile kullanamaz dedi. Böyle bir uygulama var mı? Varsa hangi tarihte başladı? Bu uygulama İngiltere vatandaşlarına da geçerli mi?
YanıtlaSilSaygılar.
Açıkçası yıllardır sorulara cevap yazmıyordum. Sadece yazdığınıza binaen hayatta olduğumu göstermek için cevap vereyim dedim :) Öyle bir şey yok tabii ki.. Arkadaşınızın dediği şöyle olabilir. İngiltere'de araba sigortaları Türkiye'de olduğu gibi araba üzerine değil, şahıs üzerine yapılır. Yani aracı, sigorta yapılan kişi yerine başkası kullanırsa sigorta zararı karşılamaz. Bu nedenle sigorta yaptıracakken eğer sizin dışınızda başka kullanacak birileri (eş, çocuk, vs.) varsa sigorta poliçesine onların da isimlerini eklettirmeniz gerekir. Bu da tabii ki sigorta fiyatını biraz daha yukarıya çeker. Umarım yazdıklarım sorunuza cevap olabilmiştir. Selamlar...
SilHARİKA
YanıtlaSil